
Çalışma Sahalarımız (10)
İzmir’in Bayraklı ilçesinde kurulan Kandemir&Boğa Hukuk Bürosu, ceza hukukuna ilişkin kovuşturma ve soruşturma evrelerinde avukatlık hizmeti vermektedir. Ceza yargılamaları neticesinde kişilerin özgürlüklerini kısıtlayıcı durumlar söz konusu olabilmektedir. Bu sebeple, ceza davalarına hassasiyetle yaklaşılmalı ve takibi devamlılık göstermelidir. Kandemir&Boğa, ceza yargılamalarına bu ciddiyetle ve önemle yaklaşmaktadır. Delillerin toplanması, gerekli incelemelerin yapılması ve soruşturma aşamasının veya kovuşturma aşamasının titizlikle takip edilmesi sunulan hizmetler kapsamındadır. Ağırlıklı olarak İzmir’de avukatlık hizmeti vermekte olan Kandemir&Boğa, ceza hukuku alanında yazılı ve sözlü olarak danışmanlık hizmeti de vermektedir.
Boşanma ve Aile Hukuku - İzmir Boşanma Avukatı, İzmir Aile Hukuku Avukatı
Super UserEşlerin boşanma aşamasına geçmesi ile birlikte, bu hassas ve çoğu zaman yıpratıcı sürecin kim tarafından yönetileceği ve takip edileceği önem arz etmektedir. Boşanma aşamada, bir avukattan hukuki destek almak ve bir avukat ile temsil edilmek, kişilerin haklarını ve sorumluluklarını bilmesi adına gerekli olmaktadır. Boşanma ve Aile Hukuku, içerisinde çeşitli dallar barındırmaktadır. Bunlar; nişanlanma, evlenme, evlat edinme, aile konutu, velayet, soybağının kurulması, nafaka, vesayet, kayyımlık, boşanma ve mal rejimidir. Kandemir&Boğa, müvekkillerinin ihtiyacına göre ön hazırlık ve dava aşamasını yürütmektedir. Müvekkillerine haklarından bahsederek, neleri talep edebileceklerine dair hukuki çerçevede bir avukatlık hizmeti vermektedir. Çoğu zaman eşler ve çocuklar için yıpratıcı olan bu süreci, en doğru şekilde yürütmek için hukuki destek sağlamaktadır. Kandemir&Boğa, aile ve boşanma hukuku kapsamında yazılı ve sözlü olarak danışmanlık hizmeti vermektedir.
Miras, ölen kişinin sağlığında sahip olduğu ve ölüm anına kadar da elinde bulundurduğu tüm malları ifade etmektedir. Bu mallara, taşınır, taşınmaz, şirket hisseleri, bankada bulunana paraları gibi mevcut malları girmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, her ne kadar ölen kişinin yani murisin aktifleri mirasçılara geçecek olsa da, aktif ile beraber pasiflerde mirasçılara geçmektedir. Murisin, hem malvarlığının hem de borçlarının mirasçılara geçmesi bazen sıkıntılı durumların yaşanmasına sebebiyet verebilmektedir. Miras davalarında ve davalarından önceki süreçlerde, bunun gibi daha birçok sıkıntı ile karşılaşılma olasılığı bulunmaktadır. Bu sebeple, miras davalarında ve dava açılmadan önceki süreçlerde bir avukata danışmak oldukça önemlidir. Kandemir&Boğa, miras hukuku alanında her türlü hukuki desteği ve danışmanlık hizmetini sağlamaktadır. Avukatlık hizmetini yalnızca dava aşamalarında değil, davadan önceki aşamalarda da sağlamakta olup önleyici hukuk ilkesini hayata geçirerek müvekkillerinin ileride bir hukuki uyuşmazlık yaşamasının da önüne geçmektedir. İzmir genelinde vermiş olduğu avukatlık hizmeti kapsamında müvekkillerine, her türlü yazılı ve sözlü danışmanlık hizmeti de sunmaktadır.
Kandemir&Boğa Hukuk Bürosu’nun ilgi alanları içerisinde bulunan taşınmaz yani gayrimenkul hukuku, toplumun hemen hemen her kesiminde karşılaşın uyuşmazlıklar içerisinde yer almaktadır. Gayrimenkul hukuku, 8049 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda yer alan Eşya Hukuku içerisinde düzenlenmiştir. Mülkiyet hakkına dayanan bu hukuk dalı, konut, arsa gibi taşınmaz nitelikte olan mallar için uygulanabilir olmaktadır. Bu kapsamda ortaya çıkabilecek ihtilafların önlenmesi Kandemir&Boğa’nın vermiş olduğu hukuki destek kapsamında yer almaktadır. İzmir genelinde ağırlıklı olarak faaliyet gösteren Kandemir&Boğa, müvekkilin mülk sahibi olduğu yer Türkiye’nin farklı bir ilinde ise de gerekli inceleme ve araştırmaları yapmaktadır. Gayrimenkul hukukuna ilişkin davalar, mülkiyet hakkını yani kişinin ayni hakkını kapsadığı için titizlikle ve en önemlisi profesyonellikle takip edilmelidir. Bu durumda, gayrimenkul hukukuna ilişkin davalarda kişinin kendisini bir avukat ile temsil ettirmesi önemli olmaktadır. Kandemir&Boğa, gayrimenkul hukukunu ilgilendiren sözleşmeleri bizzat hazırlamakta, müvekkilinin onayını alarak ilerlemekte, gerekli incelemeleri yapmakta, taraflarca imzalanan sözleşmeleri geçerlilik süresi boyunca yönetmekte ve sözleşmelerin feshinde etkin rol oynamaktadır. Dava aşamasına geçilmeden önceki tüm süreçleri titizlikle ve özenle takip etmektedir. Bununla birlikte, tapu müdürlükleri, belediyeler gibi ilgili makamlar ile ilişkilerini saygılı bir şekilde devam ettirmektedir. Gayrimenkul davalarında ise, davayı başından sonuna kadar dikkatle yönetmektedir. Kandemir&Boğa gayrimenkul hukuku kapsamında, imar hukuku, kira hukuku, medeni hukuk ve gayrimenkul hukuku gibi çeşitli dallarda faaliyet göstermektedir. İzmir’de avukatlık hizmeti vermekte olan Kandemir&Boğa, gayrimenkul hukuku ve bu alanın kapsadığı diğer dallarda yazılı ve sözlü danışmanlık hizmeti de vermektedir.
Kira hukukuna ilişkin tüm süreçler ve davalar, Kandemir&Boğa’nın ilgi alanlarından bir tanesidir. Kandemir&Boğa, kira sözleşmelerinin hazırlanmasında, sözleşmenin geçerlilik süresi boyunca yönetilmesinde, sözleşmeden doğabilecek ihtilafların çözüme kavuşturulmasında, tahliye aşamalarında, kira borcunun ödenmemesi sebebiyle borçlu aleyhine yapılacak icra takiplerinde ve sözleşmenin feshi halinde etkin rol oynamaktadır. Günümüzde çoğu kira sözleşmeleri avukat eşliğinde yapılmamaktadır. Ancak gelinen noktada, kira sözleşmesinden çıkan ihtilaflarda avukattan destek alınmaktadır. Kira sözleşmesinin avukat tarafından hazırlanması ve tüm süreçlerin avukat tarafından yönetilmesi, hem müvekkilin daha fazla masraf yapmaması adına hem de istediğine kavuşması adına büyük önem arz etmektedir. Kira hukuku denilince akla yalnızca konut gelmemelidir. İşyeri, arsa, apartman, dükkan, daire, konut gibi kiracının kullanımına sunulan ve karşılığında da kiraya verenin belli bir bedel ettiği mal olarak düşünülmelidir. Dolayısıyla bu gibi kiralamalarda, kira sözleşmelerine ve doğabilecek ihtilaflara karşı önlem alınması gerektiği açıktır. Kandemir&Boğa, kira hukuku kapsamında genç ve dinamik ekibi ile avukatlık hizmeti sağlamakta olup yazılı ve sözlü olarak danışmanlık hizmeti vermektedir.
Kandemir&Boğa, iş hukuku alanında müvekkil şirketlerin işçileri ile olan hukuki bağını düzenlemektedir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda hüküm altına alınan hususları, müvekkil şirketlerin bünyesinde kullanmakta ve ileride oluşabilecek hukuki ihtilafların, uyuşmazlıkların önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Müvekkil şirketin, işçileri ile olan sözleşmelerini hazırlamakta, daha önce yapılmış olan sözleşme var ise onları yasaya uygun olarak revize etmekte, güncel değişiklikleri takip ederek müvekkil şirketi bilgilendirmekte, işçi özlük dosyalarının kontrolünü sağlamakta, müvekkil şirket aleyhine açılan davaları takip etmekte ve bunun gibi müvekkil şirket aleyhine gerçekleşecek her durumda avukatlık hizmeti sağlamaktadır. Kandemir&Boğa müvekkil işçi lehine olarak ise, hak ve sorumluluklar konusunda bilgi vermekte, iş sözleşmelerini incelemekte, müvekkil işçi tarafından açılacak olan iş davalarında işçiyi temsil etmekte, kıdem, ihbar tazminatlarını ve işçi alacaklarını hesaplamada ve bunların tahsil edilmesi ile ilgili işlemlerin yürütülmesinde etkin rol oynamaktadır. Avukatlık hizmetlerini müvekkillerin ihtiyaçları doğrultusunda en etkili ve her olasılıktan müvekkilini haberdar edecek şekilde yürütmekte olan Kandemir&Boğa, iş davalarında ve dava öncesinde gerçekleşen süreçlerde en iyi avukatlık hizmetini sizlere sunmaktadır. Bununla birlikte, iş hukuku kapsamında yazılı ve sözlü danışmanlık da verilmektedir.
Maddi tazminat ve manevi tazminat olmak üzere iki farklı türde ele alınan tazminat hukuku, hukuka aykırılık teşkil eden bir fiil sonucu meydana gelen zararın giderilmesini amaçlamaktadır. Malvarlığı değerleri gibi hesaplanması mümkün olan değerler maddi tazminatın konusunu oluştururken; acı, elem, ızdırap doğuran psikolojik zararlar ise manevi tazminatın konusudur. Tazminat hukukunun konusunu; kişilik haklarına saldırıdan, haksız fiilden, sözleşmeden, iş kazasından, trafik kazasından, tescil hakkından veya herhangi bir sebepten kaynaklanan uyuşmazlıklar oluşturabilecektir. Bu bağlamda zarar gören gerçek veya tüzel kişiler, uğradığı zararın tazmini için kendisini maddi veya manevi zarara uğratan gerçek veya tüzel kişiler aleyhine tazminat davası açabileceklerdir. Tazminat davasında zamanaşımı sürelerine uyulması, tazminat türünün belirlenmesi, tazminat hesaplamalarının yapılması ve delillerin titizlikle toplanması sürecin doğru bir şekilde yürütülmesi açısından önemlidir. Kandemir&Boğa tüm bu hukuki süreçlerin yönetiminde ve takibinde rol üstlenerek müvekkillerine hem yerel mahkemeler hem de üst derece mahkemeleri nezdinde sunduğu dava hizmetinin yanı sıra, sözlü ve yazılı danışmanlık hizmeti de sağlamaktadır.
Fikri mülkiyetin konusunu oluşturan fikir ve sanat eserleri 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile koruma altına alınmıştır. Bu kanuna göre bir eserin fikir ve sanat eseri olarak kabul edilebilmesi için özgün, yenilikçi ve estetik değere sahip olması ile birlikte eser sahibinin özelliklerini yansıtması gereklidir. Fikri mülkiyet hakları, telif hakları ve sınai mülkiyet hakları olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. İlim, edebiyat, musiki, sinema ve güzel sanat eserleri telif haklarının konusudur. Marka, patent, endüstriyel tasarım, coğrafi işaret, bilgisayar yazılımları, alan adı gibi ayırt edici ad ve işaretlere haiz ürünler ise sınai haklara örnek olarak sayılabilir.Teknolojinin hızla geliştiği ve dolayısıyla ticari faaliyetlerin de oldukça yaygınlaştığı dünyada adil bir rekabetin sağlanması adına fikri mülkiyet hukuku kapsamında eser sahibine bazı haklar tanınmış ve belli şartlar altında başkalarının bu ürünleri kullanmasına sınırlamalar getirilmiştir. İnsan emeğinin bir ürünü olan bu düşünce ve sanat eserlerinin ülkelere sağladığı sosyo-kültürel ve ekonomik pay gözetildiğinde bu ürünlerin korunmasına ilişkin düzenlemelerin son derece önem arz ettiği kaçınılmaz bir gerçektir. Ofisimiz, fikri mülkiyet hukukundan kaynaklanan değerlerin korunması prensibi ile her türlü uyuşmazlıkta müvekkillerini temsil etmekle birlikte, henüz bir uyuşmazlık doğmadan önce, önleyici hukuk ilkeleri çerçevesinde güncel mevzuat ve doktrin derlemeleri ışığında müvekkillerine sözlü ve yazılı danışmanlık hizmeti de sunmaktadır. Eserin ortaya çıkması, kamuya sunulması ve tescili sürecinde müvekkillerine tam bir hukuki koruma sağlayan ofisimiz; fikri haklara ilişkin lisans, devir, temlik ve sair sözleşmelerin yapılması hususunda da etkin bir rol üstlenmektedir.
Kamu hukukunun bir dalı olan ve kamu gücünü elinde bulunduran idarenin işleyiş esaslarını düzenleyen idare hukuku, temelini Anayasa’dan almaktadır. İdare tarafından gerçekleştirilen iş ve işlemlerin muhatabı olan gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu idari işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık bulunması halinde yetkili mercilere itiraz ederek veya dava yolu ile bu aykırılıkları giderebilecektir. Ancak toplum düzenini sağlamak gayesiyle kamu yararı çerçevesinde şekillenen ve idare ile kişiler arasındaki hak ve yükümlülüklerin dengelenmesini amaç edinen idare hukuku, mahiyeti gereği sıkı yazılılık esasına dayanmaktadır. Bu durum ise, idare hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü safhasında gerçek ve tüzel kişiler açısından herhangi bir hak kaybı yaşanmaması için sürecin bir avukat ile takip edilmesini gerekli kılmaktadır. Ofisimiz, idare tarafından gerçekleştirilen işlemlerin hukuka uygunluk denetiminin yapılması amacıyla yürütülecek iptal davalarında olduğu gibi, söz konusu işlemin yol açtığı zararların giderimi adına açılacak tam yargı davalarında da müvekkillerini hem yerel mahkemeler hem de Bölge İdare ve Danıştay mahkemeleri nezdinde temsil ederek idare ve vergi hukuku alanında hukuki hizmet sunmaktadır. Kandemir&Boğa, yasal düzenlemeler çerçevesinde güncel uygulamalar ve denetim süreçleri hakkında yürüttüğü çalışmalar ile müvekkillerine hukuki danışmanlık hizmeti de sağlamaktadır.
Teknolojinin, özellikle internet ve sosyal medyanın gelişmesi Kişisel verilerin güvenliği ve korunması hususunda yeni düzenlemeler yapılması gerekliliğini de beraberinde getirmiş, bu doğrultuda 2016 yılında 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile birçok sektöre ilişkin kapsamlı düzenlemeler yapılmış ve temel hak ve hürriyetler doğrultusunda kişilerin her türlü kişisel verisi kanunen koruma altına alınmıştır.
Bu doğrultuda; uyulması gereken genel ilkeler, kişisel veri işleme şartları, veri sorumlusunun aydınlatma yükümlülüğü ve veri sahibinin hakları gibi birçok esasa ilişkin düzenlemeler kanun sistematiğinde mevcuttur. Peki ya “kişisel verilerin işlenmesi” nedir ve nasıl gerçekleşmektedir?
“Kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlem” KVKK madde 3 tanımında “kişisel verilerin işlenmesi” olarak ifade edilmiştir.
Yine, Kişisel veri kavramını “Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi” olarak tanımlayan kanun, bu verilerin işlenmesini de ancak kanunda öngörülen usul ve esaslar çerçevesinde ve ancak belli ilkelere uyulması halinde mümkün kılmıştır. Bu ilkeler KVKK madde 4 hükmünde şu şekilde sayılmıştır;
1-hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma,
2-doğru ve gerektiğinde güncel olma,
3- Belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme,
4- İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma,
5- İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme
6098 sayılı Kanun yanı sıra, Anayasa’nın 20. Maddesi 3. Fıkrası ile de koruma altına alınan kişisel verilerin korunması hakkının gerçek kişiler, şirketler ve devletler nezdinde ne derece mühim ve hayati olduğu ortadadır. Hal böyle iken, gerçek kişiler nezdinde kişisel verilerinin hukuka aykırı olarak işlenmesi durumunda olduğu kadar özellikle hukuka aykırı ve ihlal yaratacak şekilde veri işlenmemesi hususunda konunun uzmanı bir avukat yardımı ile sürecin yönetimi şirketler açısından da büyük önem arz etmektedir. Zira, asıl yük veri sorumlusu yani veri işleyene yüklenmiş olup veri sorumlusunun herhangi bir hak ihlaline mahal vermemek adına mevzuat ile uyum sağlaması, yani öncelikli olarak uzman bir kadro aracılığıyla kendi bünyesinde bir denetim mekanizması oluşturması yerinde olacaktır. Aksi durumda Kişisel Verilerin Korunması Kurumu tarafından herhangi bir ihlalin tespiti, ihlali gerçekleştiren şirketler açısından hem maddi ve hem de manevi olarak büyük hasar yaratacak nitelikte yaptırımlara neden olabilecektir.